Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) 2023’e Hakikat Kent Buluşmaları programı, Aydın’da gerçekleştirildi. Program çerçevesinde Aydın’a gelen Çalışma ve Toplumsal Güvenlik Bakanı Vedat Alım, AK Partili heyet ile birlikte DSİ Misafirhanesi’nde düzenlenen basın toplantısının akabinde vilayet genelinde bir dizi ziyaret gerçekleştirdi.
Bu çerçevede Bakan Alım, Aydın’da faaliyet gösteren STK temsilcileri ile bir ortaya geldi. Sivil toplumun demokratikleşme yolunda değerli bir dinamik olduğuna dikkat çeken Bakan Alım, “Türkiye STK’ların neyi söz ettiğini daha çok 1980 askeri darbesinden sonra hissetmeye başladı. Nitekim sivil toplum, demokrasinin en temel dinamiğidir. Sivil toplum olmasa bir yerde demokrasi olmaz. Aydınlılar bunu çok uygun bilir. 27 Mayıs 1960’da darbe yapıldığı vakit, akabinde Türkiye’nin seçilmiş birinci başbakanını idam ettikleri vakit çok cılız itirazlar oldu, onun dışında kimse ne sokağa çıktı, ne fabrikaları durdurdu, ne boykot yaptı. Zira bu türlü şeyler yoktu, STK’lar gelişmemişti. Sivil toplumun olduğu yerde neler olduğunu 15 Temmuz’da gördük. Sivil toplum birebir vakitte bireyin, ben farklıyım, ben varım, ben buna karşı çıkarım dediği yerdir. 15 Temmuz bir manada da güçlü bir sivil toplumun, sivilleşme sürecinin, Türkiye’nin demokratikleşme dinamiğinin tabiridir. O devirde cemaat dendiğine bakmayın. Yabancı bir istihbarat örgütünün başta CIA olmak üzere yönettiği, satın aldığı, kiralık, aşağılık adamlara karşı 15 Temmuz zaferi kazanıldı. Bu zaferi Türkiye kazandı. Münasebetiyle sivil toplumun gelişmesi bizim sivil hukukumuz yani yurttaş hukukumuzu savunmamızın yapıtıdır. O gelişmeden savunamayız. Bu bakımdan sivil toplumun temsilcilerini, Türkiye’nin demokrasisine sahip çıkma şuuru ve iradesine sahip olarak burada oldukları için de ayrıyeten teşekkür ediyorum” dedi.
“Yol olmadan kalkınma olmaz”
Ülke olarak kalkınmanın yollardan geçtiğini tabir eden Bakan Alım, “Türkiye’nin 3 büyük sorunu vardır. Birincisi Türkiye’nin demokratikleşmesi sıkıntısı, bu 100 yıllık bir sorundur. İkincisi kalkınma sorunu. Türkiye imparatorluğunu kaybettikten sonra yarı sömürge durumuna düşmüştür. Yarı sömürgeden çıkışın yolu kalkınmadır. Yani bağımlılık bağlantılarınızı kırıp, onun yerine kendi ürettiğiniz bedellere iktisat başta olmak üzere inşa etmektir. Üçüncü sorun de birlik ve dayanışmadır. Türkiye’nin demokratikleşme sürecine baktığımız vakit, çok sorunlu bir yapı olduğunu gördük. İmparatorluk periyodunda demokrasiye gerçek birtakım açılımlar olmuştur lakin sivil gelişmelerin olmadığı ve imparatorluğun bilhassa parçalanma tehditleri, direkt doğruya savaşlarla boğuştu bir devirde bu mümkün olamamıştır. Aslında demokratikleşme sürecinde sivil toplum olmadığı için iş, aydınların ve bürokratların eline kalmıştır. Bürokratların eline kalınca, bürokratlar kendi diktatörlüklerini kurarlar, askerlerin eline kalırsa da militarizmi kurarlar. Bizde de militarizm kurulmuştur. Lakin biz bunu son 25 yılda aştık. 12 Eylül deneyiminin oluşturduğu tahribatı, biz de sivil toplumun gelişmesiyle birlikte bunu aşma konusunda bir yürek, irade ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bir öteki problem kalkınma sıkıntısıdır. Türkiye, içine kapalı bir iktisattı. Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren kalkınma sıkıntısı kıymetli bir problemdir. Gazi Paşa ve silah arkadaşları Osmanlı İmparatorluğu’nun son kahramanlarıdır. Ulusal çabayı başarmışlardır ancak kalkınma konusunda Türkiye, çok geride kalmıştır. Fakir bir Cumhuriyet. Tek başına düşen ulusal gelirin 60 dolar olduğu bir ülke, buna karşın çok şeyler yapılmıştır. Demiryolları yapılmıştır. Aydın’da yapılmıştır. Türkiye’nin birinci demir yoludur lakin Türklerin yaptığı demiryolu değildir. O vakit 3 bin kilometre demiryolu yapmışlardır. Türk demiryolu olmadan kalkınma olmaz. Yalnızca demiryolu değil. Yol olmadan olmaz. Zira yol, tarlayı pazara bağlar. Eserini paraya bağlar. Sonuç itibariyle 74 Kıbrıs Çıkarmasının akabinde çabucak endüstrileşme tutumu oluştu. Türkiye, son çeyrek yılda başarmaya başladı. Türkiye, dünyanın her ülkesine satacak eserleri olan bir ülke. Bunları çoğaltmamız lazım. Yani demokratikleşme problemini sivil toplumun güçlenmesi ve demokrasi şuuru ile başaracağız. Türkiye yeni yeni demokratikleşiyor. Türkiye Cumhuriyeti’ni, Türkiye Büyük Millet Meclisi yönetir. Bu başkanlık sistemine geçiş ile birlikte realite oldu. Demek ki demokratikleşme konusunda olağanüstü adımlar attık ancak bunun devam etmesi lazım. Üçüncü sıkıntı ise birlik ve dayanışmadır. Bunu da toplumsal siyasetler ile sağlayacağız. Toplumun farklı sınıf ve kısımlarını entegre edeceğiz. Eşitsizlikleri ortadan kaldıracağız. Eşit fırsat ve imkanlar vererek sağlayacağız. İktisatta düşük gelirleri kümeleri destekleyeceğiz. Düşük gelirlilere yüksek gelir kümesinden ya da devletin türlü kaynaklarından takas yapacağız” halinde konuştu.
“Aydın, demokrasi yolunda kıymetli bir il”
Aydın’ın demokrasi yolundaki kıymetli bir vilayet olduğunu vurgulayan Bakan Alım, “Sendikalaşmanın ehemmiyetine dikkat çeken beyaz bayrak uygulamamızı Türkiye çapında uygulamaya başlıyoruz. Uygulamamız başladı ancak merasimini yapacağız. Sonuç itibariyle gelir transferin de düşük gelirli vatandaşları koruyacağız. Bu birebir vakitte toplumsal entegrasyonun en kıymetli düzeneğidir. Taban fiyatları koruyan siyasetler uyguladık. Aralık ayında da yapacağız. Onun için bunu da hakkaniyet içerisinde yapmak durumu içerisindeyiz. Bu hakkaniyet hissini kaybettiğimiz vakit birlik ve dayanışmamız kaybolur. Onun için biz toplumsal siyasetler ile toplumun her kısmındaki eşitsizliği ortadan kaldırarak tekrar biz hissine kavuşturabiliriz. Hasebiyle Aydın, Türkiye’nin demokrasi yolundaki en kıymetli illerindendir. Hasebiyle bu bahsettiğim 2 sıkıntıya en güçlü katkıyı verecek olan ilin de Aydın olacağına inanıyorum” dedi.