BBP Genel Lideri Mustafa Destici, Hocalı Katliamı’na ait, “Hocalı’da yaşananların acısı ve orada şehit olanların anıları, biz var epeyce kalplerimizde, bizimle birlikte yaşamaya devam edecek.” tabirlerini kullandı.
Destici, Hocalı Katliamı’nın 31’inci yılı nedeniyle yayımladığı iletide, 25 ve 26 Şubat 1992’de Azerbaycan‘ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında yaşananların, asla unutulmaması gereken hadiselerden biri olduğunu vurguladı.
Hocalı’da, 83 çocuk, 106 bayan, 70’in üzerinde yaşlı Azerbaycan Türk’ü 613 sivilin, Ermenistan güçleri tarafından öldürüldüğünü anımsatan Destici, 487 kişinin ağır yaralandığını, 1275 kişinin esir alındığını ve
150 kişinin kaybolduğunu hatırlattı.
Yaşananların “cinayet” ya da “katliam” sözleriyle anlatılmasının mümkün olmadığını belirten Destici, şöyle devam etti:
“Yapılan incelemelerde, ölenlerin birçoklarının yakıldığı, gözlerinin oyulduğu, başlarının kesildiği tespit edildi. 1994’te İnsan Hakları İzleme Örgütü, yaşananları doğruladı ve ‘katliam’ olarak niteledi. 2001’de Avrupa Kurulu Parlamenter Meclisi’nin bahisle ilgili incelemeler yapan, 12 Türkiye, 8 Azerbaycan, 3 Birleşik Krallık, 2 Arnavutluk, 1 Bulgaristan, 1 Lüksemburg, 1 Yugoslavya Federal Cumhuriyeti, 1 Kuzey Makedonya, 1 Norveç, 1 Polonya temsilcisi 31 üyesi, yaşananların ‘soykırım’ olarak tanınmasına yönelik bir bildiri yayınladılar.
Yaşananların niteliği ve failleri konusunda hiçbir kuşku bulunmayan olaylarla ilgili, Batı ve memleketler arası kuruluşlar, katledilenlerin ‘Türk’ ya da ‘Müslüman’ olduğu çabucak her örnekte olduğu üzere yeniden sessiz kaldılar. Katliamların gerçekleştiği Karabağ, 30 yıla yakın müddet işgal altında kaldı. Milletlerarası kuruluşlar, bölgeye ve katliamların faili Ermenistan’a işgalle ilgili de rastgele bir müdahale ve yaptırımda bulunmadılar. Biz, Dağlık Karabağ’ı ve Hocalı’yı, ülkemizin rastgele bir yerinden; o topraklarda yaşayan ve katledilen kardeşlerimizi ise ülkemizde yaşayan vatandaşlarımızdan hiç ayırmadık. Kardeş bildik, kardeş bilmeye devam edeceğiz. Hocalı’da yaşananların acısı ve orada şehit olanların anıları, biz var epeyce, kalplerimizde, bizimle birlikte yaşamaya devam edecek.”
Azerbaycan halkının, Türkiye’nin rastgele bir kentinde yaşayan vatandaşlardan hiçbir farkının olmadığını vurgulayan Destici, “Bu mevzu topluluğumuz için Türk milliyetçileri ve Alperenler için daima bu türlü oldu, daima bu türlü olacak. Milletimizle büyük Türk dünyasıyla ilgili hiçbir mevzuya, günlük, politik ya da konjonktürel gözlüklerle bakmadık. Daima samimiydik, daima samimi olacağız. Bugün, tarihin en büyük doğal afetlerinden birini yaşadığımız günlerde, Azerbaycanlı kardeşlerimize, hassaslıkları münasebetiyle bir defa daha teşekkür etmek istiyorum. Türk milleti unutmaz. Türk milleti dostluğu da düşmanlığı da unutmaz.” sözlerini kullandı.
Hocalı şehitlerini, şehadetlerinin 31’inci yılında rahmetle yad eden Mustafa Destici, şunları belirtti:
“Bugün, ayrıyeten ve bilhassa merhum Cumhurbaşkanı Ebulfez Elçibey’i de Azerbaycan vatandaşlarına hitaben söylediği, ‘Siz büyük bir milletin evlatlarısınız. Azerbaycan ismi bize sonradan verilmiş, hepimiz Türk’üz ve Türkçülüğümüzle her vakit gurur duymalıyız’ cümlesini tekrar ederek, sevgiyle hürmetle yad ediyorum. Tekrar ‘İki devlet tek millet’ kelamıyla Azerbaycan ile Türkiye’nin kardeşliğini, gardaşlığını, birliğini çok hoş bir biçimde, özlüce söz eden merhum Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’i de rahmetle ve şükranla yad ederim.”
“Her cenaze bizim”
Kahramanmaraş ve Hatay merkezli zelzelelerle ilgili ülke tarihinin en şiddetli ve en acı günlerinin yaşandığını belirten Destici, şunları kaydetti:
“Art arda meydana gelen zelzelelerde, bugün prestijiyle 44 binin üzerinde vatandaşımız hayatını kaybetti. Her cenaze bizim. Kaybettiğimiz her kardeşimize; konutundan, ailesinden bir ferdi kaybetmiş insanların hüznüyle bir sefer daha Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum. Yaralılarımız, parçalanan ailelerimiz, ailelerini kaybeden evlatlarımız, yıkılan meskenlerimiz, iş yerlerimiz, ziyan gören kültür varlıklarımız, her biri farklı ayrı bizim, her birinin farklı başka sorumluluğunu taşıyoruz. Büyük bir aile olmanın, millet olmanın şuuruyla; yaşama gayemiz olan inançlarımızın bize yüklediği vazifelerle; bugün maruz kaldığımız güç koşullarla birlikte, omuz omuza, dayanışma içinde gayret edeceğiz. En değerlisi, yaşadığımız acılarla tekrar karşı karşıya kalmamak için yaşadıklarımızı hiçbir vakit unutmayacağız ve her vakit, her kaideye hazırlıklı olacağız.”